Yazar: suat 13 Temmuz 2020
Hızla gelişen teknoloji sayesinde bilgiye ulaşım imkanı kolaylaşmış, bilginin ulaşılabilir olması bilgi teknolojisinin hızla gelişmesine olanak tanımıştır. Bilgisayar teknolojileri bilginin çoğalmasını, geliştirilmesini, paylaşılmasını ve kolay iletimini sağlayan en büyük teknolojidir.
Ancak bunun bu kadar kolay olması herkes tarafından kabul edilebilir görünmemektedir. Bunun sonucu matbaa ile yani seri üretim için gerçekleştirilen yüksek hacimli kopyalama teknolojisi ile bilgiyi üretenin haklarının korunması için telif sistemi ortaya çıkmıştır. Telif sistemi başka bir deyişle kopyalama hakkı yazılım ürünlerinin sahipleri olduğunu belirtir ki, bu sahiplerin çoğu söz konusu yazılımların potansiyel faydalarını kamuoyu aleyhinde kısıtlamayı düşünmekte ve kullandığımız yazılımları kopyalama ve değiştirme hakkının sadece kendilerine ait olmasını istemektedirler.
Kitap, dergi, ses kasetleri ve video görüntülerindeki telif haklarının yanı sıra patentler, ticari markalar, coğrafi işaretler ve endüstriyel tasarımlar entelektüel mülkiyet hakları çerçevesinde değerlendirilmektedir. “Entelektüel mülkiyet hakları” elektronik bilgi yönetimindeki en kapsamlı ve zor konulardan biridir. Son yıllarda giderek yaygın olarak kullanılan elektronik dergiler, web sayfaları, elektronik tartışma listeleri gibi elektronik bilgi kaynaklarının telif hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi konuyu daha da çetrefilleşmektedir. Çünkü telif haklarıyla ilgili paydaş sayısı artmaktadır. Kullanıcılar (okuyucu, izleyici, dinleyici, vd.), yazarlar (yazar, müzisyen, yapımcı, yazılım geliştirici, vs.), telif hakkı yasalarının uygulanmasından sorumlu idari ve adli makamlar, hakların toplanmasından sorumlu kuruluşlar, politika belirleyen ulusal ve uluslararası kuruluşlar bu paydaşlardan bazılarıdır.
Bilgisayar teknolojilerinde telif hakkı olayı özgür yazılım kavramı ile bir boyut kazandırmıştır. Richard M. Stallman, 1970’li yıllarda MIT (Massachusetts Institute of Technology)’nin Yapay Zeka laboratuvarlarında serbest yazılımı bir yaşam şekli olarak benimsemiş bir grupla beraber 1980’li yılların başına kadar yazılım geliştirici olarak çalışmıştır. 1984 yılında tamamen özgür yazılımların meydana getirdiği bir işletim sistemi ve işletim sisteminin araçlarının geliştirilmesi çalışması böylece başlamış ve çalışmanın adına GNU verilmiştir. GNU’nun açılımı, ‘GNU is Not Unix’tir. Yani GNU, ‘GNU, Unix değildir’ anlamına gelmekte olan özyinelemeli (rekürsif) bir kelimedir. Yazılan özgür yazılımların bir şemsiye altında toplanması için 1985 yılında yine Stallman tarafından FSF (Free Software Foundation) kurulmuş ve GNU yazılımları korumak üzere GPL (General Public Licence) adı verilen yazılım lisansı ortaya çıkmıştır. GPL lisansı ile lisanslanan özgür yazılımların amaçları özgürlüklerini korumayı amaçlamaktadır.
“Özgür yazılım” özgürlükleri korumaya yönelik bir akımın adıdır. İngilizce’deki “free” sözcüğünün çift anlamlı olmasından dolayı bazı yanlış anlamalar olmaktadır. Özgür yazılım ücretsiz (bedava) olmak zorunda değildir. Özgür yazılımlar genelde ücretsiz ya da çok düşük ücretlidir ama kaynak kodları açık ve ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.
Özgür yazılım yani ”Free software”, bir fikir özgürlüğüdür, yazılımın bedava olması değildir. Kavramı anlamak için özgürlük ve özgür konuşma üzerinde düşünülmelidir. Özgür yazılım, kullanıcıların serbestçe yazılımı kullanma, serbestçe yazılımı kopyalama, serbestçe yazılımı dağıtma, serbestçe yazılım üzerinde çalışma, serbestçe değişim ve serbestçe yazılımı geliştirmeleri ile ilgili bir konudur.
Özgür yazılımın temelinde kullanıcının bir yazılımı çalıştırma, kopyalama, dağıtma, inceleme, değiştirme ve geliştirme özgürlükleri yatar. Daha kesin ve açık bir ifadeyle, kullanıcılara su haklar tanınmıştır:
Her turlu amaç için programı çalıştırma özgürlüğü
Programın nasıl çalıştığını inceleme ve kendi gereksinimleri doğrultusunda değiştirme özgürlüğü
Program kaynak koduna erişim bunun için bir ön şarttır.
Yeniden dağıtma ve toplumla paylaşma özgürlüğü
Programı geliştirme ve gelişmiş haliyle topluma dağıtma özgürlüğü.
Böylece yazılım bütün toplum yararına geliştirilmiş olur. Program kaynak koduna erişim bunun için de bir ön şarttır.