X

Yazar: 13 Mayıs 2016

Web Sitesi Tasarım Firması İzmir

Davacı yan, ‘’Web Tasarım İzmir’’ ibareli markanın ve ticaret ünvanının tanınmış marka olduğunu, davacı şirketin sunduğu hizmet ile kullandığı marka arasında sıkı bir bağlılığın bulunduğunu iddia etmiştir. Davacı yanın, ‘’Web Tasarım İzmir’’ ibareli markanın ve ticaret ünvanının, tanınmış marka olduğunu, davacı şirketin sunduğu hizmet ile kullandığı marka arasında sıkı bir bağlılığın bulunduğunu iddiasını ispatla yükümlüdür. Tanınmışlığı ispat etmek tanınmış markanın sahibinin omuzlarındadır.

 

556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 7/1 maddesi anlamında tanınmış markadan söz edilebilmesi için, bir hizmet veya ticaret markasının toplumun ilgili sektöründe tanınmış olması gerekmektedir. 555 sayılı KHK gereğince farklı mal ve hizmetler için bile olsa halen tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği ve markanın itibarına zarar verebileceği anlaşılacak olursa ilgili markanın sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.

 

Müvekkil piyasada tanınmış  İzmir Web Tasarım ticari itibarı yüksek bir şirket olup marka hakkına tecavüz etmek gibi bir niyetinin bulunması durumunda markanın adına tescili için TPE’ye başvurmaz, başvursa bile markanın tanınmış marka olması sebebiyle başvurunun reddedileceğini bilirdi. Web Tasarım İzmir Müvekkil şirket hiçbir surette marka veya unvana tecavüz teşkil etmeyen TERMOPET ibaresini ticari unvanı olarak tescil ettirmesinin ardından marka hakkı sahibi olabilmek için de ayrıca başvuruda bulunmuştur. Davacı yan müvekkil şirketin yapmış olduğu marka başvurusuna karşı itiraz hakkını kullanmış ve süreç devam etmektedir.

 

  1. Müvekkil şirketin anılan ticaret unvanını, 31.10.2013 tarihinde İzmir Ticaret Sicil Memurluğu’na tescil ettirmiş ve o tarihten bu yana da kullanmasına rağmen, davalı yaklaşık iki yıl boyunca sessiz kalmıştır.  Bu durum davacı yanın markanın kullanılmasına zımnen müsaade ettiğini ve markanın kullanımının tecavüz teşkil etmediğini kabul ettiğinin göstergesidir.

 

Yargıtay Ticaret Dairesi Marka Kanununun yürürlükte olduğu dönemde verdiği 30.04.1968 tarihli Web Tasarım İzmir ve K.13837/2562 sayılı kararında, ‘’…hak sahibi olan davacı hareket tarzı ile hakkın ihlaline zımnen müsaade ettiği takdirde, davalının senelerden beri iyiniyetle kullandığı ve tanıttığı markanın iptalini talep edemez. Bu şekildeki dava bir hakkın sırf gayri ızrar eden suiistimali olup kanun himaye etmez…’’ diyerek sorunu MK’nın 2. maddesi çerçevesinde çözüme bağlamıştır.

 

Yargıtay 11 Hukuk Dairesi 10.03.1997 tarihli ve  9094/1587 sayılı ve 23.1.1998 tarihli Web Tasarım İzmir –yayınlanmamış- Web Tasarım İzmir tarihli 8169/1726 sayılı Telsim kararında aynı görüşü tekrarlamıştır, bu karar da şöyle demektedir:’’ Telsim sözcüğü 19.2.1982 tarihinden itibaren tescilli marka olarak kullanıla gelmesine rağmen yıllar sonra 17.9. 1990 tarihinde, sözcüğün markadan silinmesi davasının ikame edilmiş olmasının MK m. 2 ‘de yazılı iyiniyet kuralları ile bağdaşması mümkün görülmemiştir.’’

 

Hukuk Genel Kurulu ise 19.2.1969 tarihli ve 1966/130 sayılı kararında sessiz kalarak hakkın yitirilmesi kurumunu ve bu kurumun varlık nedenini çok iyi açıklamıştır. ’’ Hukuka aykırı davranışın önlenmesine veya hukuka aykırı duruma son verilmesine ilişkin talebin kullanılmasını çok geciktiren kimsenin MK’nın 2. Maddesinde anlamını bulan dürüstlüğe aykırı davranıp davranmadığı ayrı bir sorundur. Başkasının hakkına iyiniyetle el atan kimse büyük masraflara girişerek yeni mal varlığı değerleri meydana getirmiş olabilir. Aradan çok uzun süre geçtikten sonra açmış olduğu dava hakkın sınırları dışına çıkılarak yaratılan mal varlığı değerlerinin yok  olması veya sökülüp bozulması sonucuna yol açtığı için hakkaniyete aykırı görülebilirse bu taktirde el atanın gayretiyle elde ettiği bu durumdan istifadeye kalkışmak isteyen hak sahibinin bu hakkı Medeni Kanun 2. Maddesine göre himaye görmeyebilir.’’ denilmiştir.

 

  1. Ayrıca yine davacı yanın Web Tasarım İzmirmarkasına tecavüz teşkil ettiğini iddia ettiği müvekkil unvanının kullanılmasını önlemek amacıyla açtığı işbu davada  Yargıtay, birçok kararında tecavüzün meni davasının yanında unvanın ticaret sicilinden terkininin de talep edilmesi gereğini aramaktadır. Ancak davacı yanın Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bu yönde bir başvurusu mevcut değildir.

 

Yargıtay 11. HD,  22.03.2004 tarihli,Web Tasarım İzmir  sayılı kararında 

 

“Davacı vekili, davalının, müvekkilinin 1988 yılında marka olarak tescil ettirdiği Web Tasarım İzmir ibareleriyle iltibas yaratacak şekilde işyeri unvanında “Uludağ Kebap Pide Salonu” ibaresini kullandığını ileri sürerek, markaya tecavüzün tespit, men’ine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, müvekkilinin 17 yıldan beri “Web Tasarım İzmir” ibaresini ticaret unvanı olarak Web Tasarım İzmirkullandığını, marka ve ticaret unvanının ayrı kavramlar olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. Web Tasarım İzmir var olan bir hakkın fiilen kullanılmaması istenemez. Davacının davalı unvanında yer alan Uludağ Kebap ibaresinin unvandan terkinini istemeden tazminat hakkı doğmaz. Dava dilekçesinin sonuç bölümünde bu ibarenin davalı unvanından TTK m. 54. hükmü çerçevesinde terkini istenmediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı  şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” denilmektedir.

 

Tüm bu hususlar değerlendirildiğinde davacı tarafından kötüniyetli olarak ikame edilen işbu davada, öncelikle davacının Web Tasarım İzmir ihtiyati tedbir kararı talebinin reddi, marka hakkına tecavüz, unvanlarına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi talepleri de mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğundan reddi gerekmektedir.

 

 

Hukuki Nedenler      : TTK,  TBK. 556 sayılı KHK ve ilgili yasal mevzuat